Eski moda kurallara saplanıp kaldık, çünkü kuralları ihlal edersek başarısız oluruz diye ödümüz kopuyor. Etrafımızdakiler bizi ayıplar mı, toplum dışlar mı, yöneticimiz kızar mı, başımız derde girer mi?

Yenilikçi bir fikirle başarılı olmaktansa, kült bir kuralla elde edilen alelade bir sonucu yeğliyoruz. Daha önce gidilen yoldan gidince başarısız saymıyoruz kendimizi. İronik olansa, uygulamaktan kaçındığımız fikri, başkasının uygulamasından korkuyor olmamız. Değişime engel olan tüm korkular, bir zamanlar işe yarıyordu, günümüzde ise en büyük düşmanımız ve geç kalmışlığa sebep… Sanıyoruz ki Heraklitos yaşasaydı “Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir.” sözüne eklemede bulunurdu.;
“Değişmeyen ikinci şey ise değişim korkusudur.”  Değişim korkusu insanın hücrelerine işlemiştir, çünkü değişim riskin ilk işaretidir.

Doğaya bakınız; hiç durmadan yeniler kendini. Ve Mevlana durumu şöyle ifade eder; “Şu akıp giden kum seline bak; ne durması var, ne dinlenmesi. Bak birdenbire nasıl bozuluyor dünya, nasıl atıyor bir başka dünyanın temelini…” Doğa durmazken, insanın değişime karşı durması her coğrafyada sıkıcıdır, oysa hareket heyecan vericidir.

Değişim için can atıyor, bir hareketin parçası olmak istiyoruz,  sıkıcı şeylerden değil, dikkat çekici şeylerden bahsediyoruz. İçimizdeki, heyecanlandıran yenilikçi fikirlerimizi bastırırken, başkalarının yarattığı değişime gıptayla bakıyoruz. Harika fikirlere sahip binlerce insan var, fikir konusunda sıkıntı çekilmediği ortada. Değerli bir düşünürün özetlediği gibi sıkıntı çekilen nokta ise başka;

“En kolay şey tepki vermektir.

İkinci en kolay şey ise, karşılık vermektir.

Ancak en zor olan başlatmaktır.”

Korkusuz bir yeniliğe sahip fikirler, çokça mazlum cesareti ve inancına sahip liderlerce gerçekleştirilir. Dahil olduğunuz grupları düşünün; belki bir kitap aşığısınız ve Facebook’taki bir grupla etkileşim halindesiniz. Belki de bir motorsiklet tutkunusunuz ve şehrinizdeki bir kulüptesiniz. Veya bir futbol aşığısınız ve takımınızla yatıp kalkıyorsunuz. Sosyal ve kültürel bir düşüncenin taraftarı, savunucusu da olabilirsiniz. Dahil olduğumuz bu takımlar faili muhtar takımlar değil, her birinin öncüleri var.

Markalar için de durum farklı değil, pazar değişim gerektirir, bunun için de liderler gerekir. Eskiden bir şirketi büyütmenin en iyi yolu, güvenilir ve tutarlı olarak pazar payını kazanmaktı. Fakat günümüzde +1 fark var; artık pazar, şirkette bir lider ve bu liderin de yaygara koparmasını istiyor.

Fikirler savaşında her zaman, güçlü bir inanç ve korkusuz bir yeniliğe sahip fikir başı çeker. İnanılan ve inanılacak fikrin pazarı sonsuzken, değişimden çekinenler kaybetmeye mahkumdur. Çünkü büyüme; değişim, ışık ve gürültüyle olur.

Bir cevap yazın