“Vazgeçmek aslında zayıflığın değil, gücün göstergesidir ve bazen doğru olanı yapmak için gerçekten ‘vazgeçebilmek’ gerekir…”
“Asla vazgeçme evlat“ dedi. ”Vazgeçenler asla kazanamazlar, kazananlar da asla vazgeçmezler.“ diye de ekledi.
Yaşı yetmişlerin ortalarıydı, yanlış biliyor olamazdı.
Çok dikkatle dinledim, öğüdü hep kulağımın ‘tam’ arkasındaydı.
Aldığım ‘en kötü öğüt’ olduğunu anladığımda, aradan uzun yıllar ve binlerce sayfa geçmişti.
Defalarca bir kalenin duvarını ittiğim durumlar olmuştur, herkes gibi.
Tam vazgeçmek üzereyken kulağıma fısıldardı o ses: Asla, asla vazgeçme!
Ama kale, kalın duvarlar, binlerce tonluk beton…
Olsun sen vazgeçme!
Sonra çok gülmüşümdür bu hallere, ama hepimize öğretilen şey budur:
“Asla vazgeçme!“
Olaya başka bir pencereden bakmak gerekir belki de…
Bizim istediklerimize ulaşamamıza sebep olan pek çok şey ‘vazgeçtiklerimizden’ daha çok ‘vazgeçmediklerimiz’ olabilir mi?
Kazananlar asla vazgeçmeyenler değil, yerinde ve zamanında vazgeçmeyi bilenlerdir.
Zaten vazgeçememenin tek alternatifi de vazgeçmektir. Yani olmuyorsa geriye yapacak pek de bir şey kalmaz. Vazgeçmek dışında…
Ama bu da başarı ister, diğer pek çok şey gibi.
Öyle ben ‘vazgeçtim’ demekle vazgeçilmez.
Çoğu insan vazgeçer, geçmesine de bunu başarılı bir şekilde yapamaz.
Burada kastedilen tabi ki ‘yapılacak en doğru şey olmadığı anlaşılandan’ vazgeçmektir.
Bu özelliğini bilerek vazgeçemediğiniz şeyleri gözünüzün önüne getirin.
Bunlar şu anda size gerekli olan enerjinin ne kadarını çalıyor düşünsenize…
Sistem, vazgeçmeme alışkanlığını bize parlatıp sunarken, temelde önce başlayıp sonra vazgeçenlerden beslenmektedir.
Ne çelişki ama…
Çözümlenmesi durumunda size sağlayacağı avantajlar inanılmazdır.
‘Vazgeçme Sanatı’ başlangıç ve ustalık arasındaki uzun yolda karşılaşabileceğiniz en kadim öğretilerden biridir.
Bu vazgeçmenin yapısını anlamakla ilgili bir şeydir.
‘Stratejik vazgeçme’ başarılı insanların sırrıdır.
Rastlantısal başarı ile gerçek başarı arasındaki farktır.
Asla başarısızlık demek değildir.
‘Vazgeçme sanatı’ üzerinde fazla konuşulması gerekmeyecek kadar net bir kavramdır.
Az bilinir, zor uygulanır.
Yaşamın her alanında durum böyledir.
Atılan stratejik bir adımın, yapılan bir çalışmanın ‘yapılabileceklerin en iyi olmadığı’ anlaşıldığında, ısrarcı olmanın bir anlamı yoktur.
En iyisi olmamasına rağmen devam etmek, sonuçtan memnun kılmayacağı gibi, itibarın zedelenmesine izin vermek olur.
Gerçeklerle yüzleşip vazgeçme cesareti göstermek, ısrar edenler noktasında kalarak sıradanlaşmaktan çok daha zordur.
Eğer şimdi uğraştığınız her neyse ve bu konuda 1 numara olamayacaksanız hemen vazgeçin!
Üzerinizden kalkan yükün rahatlığını birazdan içinizde hissedeceksiniz.