Yıllar boyunca kanıksadığımız, ışıltısına kapıldığımız pek çok şeyin arkasında aslında deyim yerindeyse halının altına itilen bazı kötülüklerin yer aldığını görmek mümkün. Kimi zaman tüm insanlığa faydası olan bir proje ile tüm insanlığa kötülüğü olan bir projenin sahibi aynı kişi olabiliyor desek? Oldukça şaşırtıcı ve daha da önemlisi epey ürkütücü bir durum değil mi? Vicdanımıza sığmayan şeyleri büyük iyiliklerle örtebilir miyiz? Biraz sonra anlatacağımız hikaye, bir nevi bu vicdanı hesaplaşmanın o orta çizgisine ayaklarını basıyor. Karar sizin!
Dinamiti ilk olarak kimin, ne şekilde bulduğunu hiç araştırdınız mı? Biz hemen söyleyelim. İcat edildiği ilk zamandan bu yana dünyanın pek çok noktasında ne yazık ki yıkıcı sonuçlar doğuran dinamiti İsveçli bir kimyager bulur. İsmi şimdilik lazım değil diyelim mi?
Aynı zamanda bir mühendis olan bu kişi, dinamiti bulduktan sonra kısa süre içinde dünya çapında bir üne sahip olur. Dahası bu süreçte milyonlarca dolarlık bir servetin sahibi olur. Nihayetinde insanları öldürmeye yarayan bir buluşun sahibi olmak size ne hissettir? Nereden baktığınıza bağlı olarak bazı kesimler tarafından bir kahraman şeklinde lanse edilebilirsiniz. Fakat çoğu zaman tarih boyunca bir insanlık düşmanı olarak anılma olasılığınız çok daha yüksek.
Kim bilir, belki o da dinamiti bulduktan sonra böyle yıkıcı sonuçlar yaratacağını kendisi de öngörememiştir; ancak dinamitle insanlığın yıldızı genel anlamda pek de barışmış sayılmaz. 1864 senesinde çok uzun çalışmaların sonucunda bulduğu dinamit, tüm dünyaya yayıldı. Aynı isim hemen akabinde ise dumansız barutlar icat etti. Buluşlarının insanın yıkım gücünü çoğaltması, savaşların yıkıcı etkisini artırması, ona olan tepkilerin yoğunlaşmasına neden oldu. Hatta beyin kanaması sonucu öldüğünde gazeteler “Ölüm taciri öldü” şeklinde bir manşet attı.
Bu süreç ölümüne yakın dönemde onda çok ciddi bir üzüntü yarattı. Buluşlarından milyonlarca dolar kazanmasına rağmen oldukça mutsuzdu. Vasiyetinde vicdanını yaralayan bu durumu dengelemek ve en azından itibarını kurtarmak amacıyla tüm servetinin insanlık yararına kullanmasını yazar. Bu gizemli kişinin kim olduğunu sanıyorum artık söyleme zamanı: Alfred Nobel! Evet evet, şu yıllardır adına yapılan prestijli ödül töreninin merkezindeki isim.
Nobel’in 180 milyon euroya denk düşen bir serveti vardır. Nobel ödülleri servetinin sadece faiziyle yıllardan bu yana düzenli olarak pek çok farklı dalda yapılıyor. Şu anda Nobel ödülleri dünyanın en prestijli ödülü olarak kabul görüyor, ancak çoğu kimse arkasında böyle bir öykü olduğundan habersiz!