Giydirdi kızına en güzel elbisesini, saçlarını taradı, ipek gibi saçlarını…

İki belik yaptı, aldı boynunun yanlarına, öptü yanaklarından, düğüne yolladı.

“Benim kızım çok güzel halay çeker!” dedi, benim kızım acı değil, halay çeker…

Birileri ölüyor, birileri öldürülüyor ve birileri ölümü bekliyor güzel ülkemde…

Bugün ölenler, şehit olanlar tanımadığın insanlar, ama bunlar her zaman tanımadıkların olmayacaklar.

Bir gün sen de bulacaksın kendini bir bombardımanın altında.

Belki Gaziantep’te, belki Van’da, belki Şırnak’ta, belki Ankara’da…

Nerede olduğunun ya da nereli olduğunun bir önemi yok, memleketimin her köşesini tutmuş zalimler.

“Nerede bir can ölse oralı olur yüreğim. Olmalı zaten, olmazsa ‘insan’ olmaz yüreğim.”

Kaldır kafanı bak yukarı, gökyüzü umut kadar mavi…

Çevir başını bak etrafına, böylesi güzel bir harmoni nerede çıkabilir başka karşına?

Üç tarafı denizlerle kaplı memleketimin, ilkokulda kazırsın bunu hafızana.

Coğrafi konumunun mükemmelliğinden bahsederler, Rusya’nın sıcak denizlere inmek istediğinden.

Ne havalı gelir ilk duyduğunda ‘üç tarafı denizlerle kaplı’ olması sana.

Dört tarafı hainlerle kaplı olduktan sonra, ne fark eder ki?

Biraz da bu yüzden zor oluyor, böylesine güzel topraklarda, huzurlu yaşayamaması…

Tam huzuru yakalayacağız derken, bir bombanın daha patlaması…

Ülke olarak geleneksel özelliğimiz ‘yas’ artık ve ‘ağıt’ ortak dilimiz bizim.

Bıraktık ekmeği tarlalara nohudu, patlıcanı, arpayı ve de buğdayı.

Toprağa insan ekiyoruz, her bombadan sonra onlarca insan…

Yine de yeşermiyor bu topraklarda insanlık!

Ölenler masumlar oluyor, ölenler çocuklar…

Zillere basıp kaçacak çocuklar bile bırakmadılar ülkemde.

Toprak bile kabul edemiyor öylesine küçük bir bedeni kendisine.

Hani her ölüm erken ölümdür, ama bu kadarına erken bile diyemiyor insan.

Musalla taşına koymuşlar, avucum kadar bir tabut.

O tabutun içinde yatıyor, minicik elleriyle, koca yürekli çocuk!

“Benim yavrum karanlıktan korkar!”, diyor annesi, karanlıktan korkar…

Tabutlar karanlık, geleceğimiz kadar!

Sen de biliyorsun, onun hiçbir suçu yok, günahı da…

Yine sen ölmedin, ben de öyle! O şimdi bizim yükümüzü taşıyor omuzlarında…

Bir cevap yazın