“İçimde çiçek aça aça büyüyen hayaller, içimi söküp ata ata kuruyup gittiler…”

Bu cümlenin ağırlığı altında ezildi kaldı.

Biliyordu, ona verebileceği en büyük zararı vermiş; güzel bir anı olmasını dilerken, acıklı bir hayal kırıklığına dönüşmüştü.

Yine de kelimelere döküldüğünde bu kadar canının yanacağını tahmin etmiyordu.

Kelimeler güçlüler albayım.

Kelimeler güçlü… Bir kılıçtan daha keskin, bir yumruktan daha ağır…

Taşlar ve sopalar bütün kemiklerini kırabilir, ama canını asla kelimeler kadar yakamazlar.

Ve onları ustalıkla kullanan birisi, seni her durumda alt etmeyi başarır.

Bu yüzden bana göre dünyanın en güçlü adamı Gregor Clegane değil, muhtemelen bir şairdir.

“Hayaller diye düşündü, benim hayallerim…”

Uzun süredir limana yosun tutmuş bir halatla bağlı tekneler gibiydi.

Hayalsiz yaşıyordu, bu yüzden olduğu yere tutsaktı.

Mantık seni A noktasından B noktasına götürürdü, hayaller dileğin yere…

“Hayal kurmayı severdim…” dedi içinden.

“Ta ki uğruna harcadığım çabaya değmediğini anlayana dek…”

Bazen hayaller kuruluyor, çoğu zaman hayaller yıkılıyor.

Dünyanın bir ucunda bir baba, kendisinden doğum günü hediyesi fil isteyen oğluna, hayalini hediye ediyor.

Her birimiz hayaller kuruyoruz, gelecek güzel günler adına.

Hayatı biraz daha yaşanabilir kıldıklarından.

Hassastır insanoğlu, ne kadar güçlü olduğunu iddia ederse etsin, hassas!

Kendince bir sistem kurmuştu içinde.

Saç uçlarına kadar kırılmasın diye hayalleri, hayal kurmayı kesti.

Beklentiler azaldıkça, mutluluk artar diye telkin etti kendini hep.

Hayallerinden vazgeçti, plan yapmayı bıraktı ve hiçbir zaman kimseden bir şey beklemedi.

Kendisi kırılmamak için hayallerinden kaçarken, bir başkasının hayallerini yok ettiğini fark etmiyordu.

Hayalin en tehlikeli halidir, iki kişilik kurulanlar.

Biri eninde sonunda gider çünkü, evcimen telaşlarla kurulan hayallerden, pardösülü bir yabancı gibi çıkar gider.

İyisi mi kimseye bir hayalin sorumluluğunu yüklememeli…

Peki hayal kırıklığı yaşamayalım diye, kaçmalı mı kuytu köşelere?

Düşlememeli mi hiçbir şey?

Gözlerimi beyaz tavana dikmiş, sırtüstü uzanmış yatarken bir düşten düştüm bugün.

Bir düşten düşmek mi daha çok can yakar, bir hayalin tam ortasından kırılmak mı?

Ben tüm kırıklarıma rağmen bir hayalperest olmaya hazırım!

Dünya gerçeklerle yaşanamayacak kadar küçük.

Bir kol kırılır, yen içinde kalır; bir hayal kırılır, âh içinde kalır.

Albayım, al şu sol omzumdaki güvercini, iki dakika tut…

Soluklanayım.

Kırılan bir hayalden geldiğime göre yorulmuş olmalıyım…

 

Bir cevap yazın